Bir Güneş, Bir Ayaz

Şiir, yalnızlık ve aşk arasında sıkışmış bir ruhun, derin bir iç hesaplaşmasını yansıtır. İstanbul’un melankolisi ve Ankara’nın yalnızlığı gibi güçlü imgelerle, özlemi ve ayrılığı bir araya getirir. Şair, aşkın hem yakıcı hem de iyileştirici gücünü dile getirirken, kaçışla kabulleniş arasında gidip gelen bir duygu dünyası kurar.

Bir Güneş, Bir Ayaz

Ben akşamın ayazıyım, sen güneşli günlerin sabahı.
Ben yalnızlığın aynasıyım, sen aynadan uzakta bir yazı.
Ben İstanbul'da bir deniz dalgası, sen boş kalbimin Ankarası.
Ben kara bir alın yazısıyım, sen yazıyı yazan meçhul şair.

Bulunmaz güzün yarası, konuşmaz şairin mürekkebi.
Bir güneş gibi doğar yalnızlık, sarar kalbin neferini.
Yollar kardan geçilmez, beyaz bir aşk matemi.
Belki güneş eritir ama açmaz kırmızı gülleri.

Bekle, bekle, nereye kadar? Sensin beni yakan.
Yoldan şaşmalıyım; sensin beni sana bağlayan.
Belki yaram kanar ama aşktır beni yarada boğan.
Bakma ardına, çık git artık aklımdan.