CHP Hizipleri 1: 10 Aralıkçılar

“Türk Değil, Türkiyeli”, “Türk Yurttaşı” ve “Kürt Sorunu”. Hepsinin mimarı Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP’nin başına musallat olmuş 10 Aralıkçılar. Peki kim bu 10 Aralıkçı hizipler?

CHP Hizipleri 1: 10 Aralıkçılar

10 Aralık ekibinin öncesinde hizipçiliği CHP’nin içine kimin soktuğuna bir bakmak gerekiyor. Yazıyı okuyan bir kesimin aklına gelen tek isim, şimdiki iktidarın asıl mimari olan Deniz Baykal (Şimdilik Deniz Baykal’ın şu anki iktidara hizmetleri başka bir yazının konusu olarak dursun). Baykal, uzun uğraşları sonucunda istediğini başarmış, hizipçiliği partinin içerisine sokmuştu.  

/Dipnot: Hizip kelimesi Türk Dil Kurumuna göre parti veya sendika gibi toplumsal örgütlerde örgütün izlemekte olduğu ana siyasi çizgiye veya çalışma biçimine karşı olan, ayrı bir teşkilat merkezi bulunan örgüt içi grup; bölüngü, bölüntü, fraksiyon anlamına geliyor.

Dünya bundan tam 20 sene önceyi, 2005in son demlerini yaşıyordu. Türkiye de ise kış aylarının başlangıcı olan aralık yavaş yavaş üstünden kasım mayhoşluğunu kaldırıyor; çetin soğukları getiriyordu. Aralık ayının ortalarına doğru yazımızın kaleme alınmasına vesile olan DİSK (10 Aralıkçılar) heyeti İstanbul Dedeman Otelde gerçekleştirecekleri toplantı için hazırlanıyorlardı. İlki Bolu’da gerçekleştirilen toplantıya “Solda Yenileme” adı verildi. Toplantıya katılan isimler ise şu şekildeydi: Yönetici rolünde Erol Tuncer, Konuşmacılar sıfatında ise Süleyman Çelebi, Burhan Şenatalar, İbrahim Kaboğlu, Fuat Keyman, Kuvvet Lordoğlu, Erol Katırcıoğlu, Ayşe Buğra, Fatmagül Berktay, İpek İlkkaracan, Kemal Işık, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Meral Okyay, Pelin Batu bulunuyordu. Programa katılan yaklaşık 300 siyasetçinin Erdal İnönü ve Altan Öymen de vardı. Heyet bu toplantı sonucunda “yeni siyaset anlayışı” fikirlerini duyuracaktı. 

2006 ve 2007 yıllarında, çeşitli illerde, bu toplantıların devamı niteliğinde toplantılar gerçekleştirildi ve kamuoyunun desteği alınmaya çalışıldı. 23 Temmuz 2007 Genel Seçimlerinde ÖDP, SHP, DSP ve diğer sol hareketlerin ortak bir listeyle seçimlere girilmesi için çalışmalar yürütüldü. 2008 yılında çeşitli illerde örgütlenerek projenin daha geniş bir kitleye yayılması amaçlandı.

Hali hazırda CHP’nin içerisinde Ulu Önder Atatürk’ün adından rahatsız olanlar, onun mirasını bölmeye çalışanlar bulunuyor. Bu isimler gerek parti genel başkanlığında, gerek il-ilçe başkanlığında, gerekse kilit noktalarda çalışmalarını gayeleri uğrunda yürütüyorlar. Kafanızda somutlaşması için örneklerle bunları açıklayayım:

-“Demirtaş çıkınca kucaklaşacağız, onun söyledikleri çok önemli.” diyordu Tuncay Özkan. 
-“Tekke ve zaviyelerin kapatılmasının toplumu yozlaştırıldığını” düşünüyordu Bülent Kuşoğlu.
-Altı Ok’u yeniden yorumlayan, Kanun Hükmünde Kararnameler için imza veriyordu Fethi Açıkel.
-PYD’li terörist Aziz Güler’in leşinin kaldırıldığı törene katılmıştı Gamze Akkuş İlgezdi.
-Kemal Derviş’in Hazine Müsteşarlığını yapmıştı Faik Öztrak.
-“Demirtaş’ın terörü bitirme çabası samimiydi, bu yüzden içeride” diyordu Aykut Erdoğdu.
-SODEV’de görev yapmıştı ve “Tüm KHK’lılar işlerine iade edilmeli.” diye çırpınıyordu Gökçe Gökçen.
-DHKP-C’li Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için oturma eylemi yapıyordu Gülizar Biçer Karaca.
-“Sınırımızda başkası olacağına PYD olsun.” diyordu Muharrem Erkek.
-“AA’ya alternatif bir sistem kuruyoruz.” deyip 7 milyon TL harcamıştı Onursal Adıgüzel. (Sistem 5 
dakika sonra çökmüştü.)
-“Atatürk döneminde demokrasi yoktu.”, “CHP’nin içerisinde askeri vesayetçiler var.”, “Atatürk 
döneminde dahi hiçbir zaman bu topraklarda laiklik ve demokrasi olmadı, çizgileri hep askeri vesayet 
belirledi.” diyordu Orhan Sarıbal. 
-Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına uyulmasını partinin değiştirilmez ilkesi haline getirmeye 
çalışmıştı Seyit Torun.
-HDP ile birlikte çalıştıklarını açıklamış, yıllarca Doğu ve Güneydoğu’daki delegelerin belirlenmesinde 
önemli rol oynamış, PYD’li teröristi basın açıklaması sırasında meclise sokmuştu Veli Ağbaba.
-“En büyük teşekkürü Demirtaş’a ediyorum” diyordu Yıldırım Kaya.
-“Kürt sorununu eşitlik ve yurttaşlık temelinde çözeceğiz.” diyordu Yunus Emre.
-“Bizleri 1930’ların CHP’si gibi görmeyin.”, “PYD terör örgütü değildir.”, “Yerel Yönetim Özerklik
-PKK'nın yayın organına konuşmuş ve "Öcalan'ın hakları ihlal ediliyor." demişti Sezgin Tanrıkulu.
Şartının çekincelerini kaldıracağız.”, “Ben Dersimli Kemal’im…” diyordu Kemal Kılıçdaroğlu.
-Eşiyle kürsüye çıkıp zafer işareti yapıyordu Ekrem İmamoğlu.
-“Kürt sorunu” hakiyesini diline doladı Özgür Özel.
-Atatürk diyemiyordu Canan Kaftancığlu...

Ve son olarak önce partili arkadaşlara sonrada oy veren arkadaşlara sesleniyorum: Cumhuriyet Halk Partisi bizim partimizdir, Atatürkçülerin partisidir. Kimse CHP’den büyük değildir. Korkmayın sesinizi avazınız çıktıkça duyurmaya gayret edin. Unutmayın burası CHP, burada 10 Aralık’tan önce 29 Ekim gelir.